kısaca:

İstesem de es geçemediğim -bazen gereksiz- detaylarla, başımı göğe erdirmeyecek tespitlerle, güncel haberleri tiye alan veya eleştiren yorumlarla, mehmet ali birand kıvamındaki saçma zembelek monologlarla, yaşadığım, yaşanıldığına şahit olduğum veya yaşanabileceğine inandığım aşklara dair şiirlerle, bir köre aşkın rengini soracak kadar edepsiz, diğer yandan o körün kendinden çok emin bir tonda cevap vermesi kadar da çelişkili makalelerle, şakalarla ve komikliklerle, elimden geldiğince dişe dokunur konular üzerinden hayata dokunmaya çalışacağım bu yere hoşgeldin.

Yazı başlıklarına aldanmadan önyargısız, yaftasız, tarafsız ve kaygısız bir hamle yap şimdi ve içlerinden bir tanesini oku!

21 Kasım 2010 Pazar

aklımın köşesi

aklımın bir köşesine sıkışmışsın..
olur ya öyle; 
sebepleri ararken en olmadık yerde 
çakılıverir aniden gözüme! 
aramazken de dışında kalır umurumun  
hiç de çıkmaz ya ortaya..
hay aksi! 
hep de en olmadık zamanda.. 
ve halen bulamamışken yerini 
çıldırtmak pahasına sakın ortaya çıkma, 
kal olduğun yerde.
önüm, arkam, sobe! 

iliklerini delen rüzgârda zorlanırken yürümeye,
fark edersin ki adımların başlamış büyümeye. 
bir zamanlar baş ucu kitabım sen iken,
şimdi aklımın bir köşesine sıkışmışsın
ve terk edilmişsin çürümeye... 

Hiç yorum yok: