kısaca:

İstesem de es geçemediğim -bazen gereksiz- detaylarla, başımı göğe erdirmeyecek tespitlerle, güncel haberleri tiye alan veya eleştiren yorumlarla, mehmet ali birand kıvamındaki saçma zembelek monologlarla, yaşadığım, yaşanıldığına şahit olduğum veya yaşanabileceğine inandığım aşklara dair şiirlerle, bir köre aşkın rengini soracak kadar edepsiz, diğer yandan o körün kendinden çok emin bir tonda cevap vermesi kadar da çelişkili makalelerle, şakalarla ve komikliklerle, elimden geldiğince dişe dokunur konular üzerinden hayata dokunmaya çalışacağım bu yere hoşgeldin.

Yazı başlıklarına aldanmadan önyargısız, yaftasız, tarafsız ve kaygısız bir hamle yap şimdi ve içlerinden bir tanesini oku!

8 Aralık 2010 Çarşamba

Avea'nın Tuhaf Mesajları

Sokakta yürürken yerde gördüğü parayı almayan ve arkasından gelip parayı cebe indiren çocuğun alması üzerine "O benim param ver onu!" demek kadar geç kalınmış bir pişmanlık duygusunun sürüklediği kavga kadar tuhaftır bu mesajlar.  Bu ilk cümle kadar şaşırtıcı ve tuhaf işler çeviriyor bu Avea.. Bazıları ürkütüyor be. Çünkü gece yolluyorlar ve kontör bitiyor diye tehdit ediyor resmen.. Ama bazıları ne kadar şefkatli, ne kadar da sevgi dolu.. Birilerinin seni düşünmesi güzel yaa. Eğer o mesajları atan (artık müşteri temsilcisi midir nedir) oradaki görevli  kız bunu okuyorsa şunu bilsin ki: "Ben de seni seviyorum!" (Oeeh!)


Şimdi bu alakasız girişten sonra asıl olaya geliyorum, ne saçmalıyor bu dangalak diyenler rahatlayacaklar şimdi.. Efenim dün Avea tarafından feci dumura uğratıldım. Her ay gelirdi bu mesaj oysa ki.. Ama nedense dünki fecî koydu işte. Meteliksizliğimi yüzüme vurdu resmen adamlar. Zaten paralar yatmadı ki kontör alayım, züğürtlüğün dibine vurmuşum, tepemde sinekler uçuşuyor falan, meteliğe mitralyöz atıyorum resmen.. Öylesine kötü bir zamanda yakalandım yani.. Tıpkı önünde yürüyen çocuğun yere düşmüş parayı görmeyip de es geçmesinin ardından o parayı alman üzerine o çocuğun sana dönüp "O benim param ver onu!" demesi ve vermeyip reddettiğinde yediğin dayak kadar kötü bir zamanda...












Düne kadar ne güzel çılgınlar gibi mesajlaşıyorken tehditkâr bi' mesaj belirdi telefonumda: "Sms paketiniz ile doya doya mesajlaşıyorsunuz. (oh ne ala dimi? ama yok öyle üç kuruşa beş köfte) 30 gün sonunda yeterli kontörünüzün bulunması durumda (işte o gün görüşeceğiz seninle! g*t lalesi seni!) tekrarlanmasını isterseniz(hele bi isteme?!) 'evet' yazıp 3900'a gönderin. (ben: tamam abi..)


Korkmuştum ama yapacak bir şey yok. Varımı yoğumu kontöre verdim, evdeki eşyaları okuttum beş-on kuruşa da ancak doğrulttum yakayı.. Neyse akşam oldu, eve doğru yine deliler gibi mesajlaşarak gidiyorum. Ne kadar mutluyum! Niye mi? Çünkü Avea'nın çılgınlar gibi mesajlaştıran tarifesini kullanıyorum doya doya! Neyse evdekilere "Bir şey lazım mı?" mesajı attım ve tabii ki lazım olacağını bilen bir tavırla (nası bi tavırsa artık) bakkala doğru yollanmış gidiyordum ki henüz arkadaşıma attığım mesaj iletilmeden bir mesaj geldi: 


*ARANKAZAN* (Vay gözüm nerelerdeydin sen ya?) Geçen ay diğer operatör ve sabit hatlardan 18 dk. arandınız (bi tek peder aramıştı zaten biliyoruz ee?) 2 dk. daha "aransaydınız" (işte pişman olup kahrolmam gereken yer burası), her yöne hediye 10 kontör kazanacaktınız. (Allah kahretsin ya!) Aranın, kazanın. (Eyvallah canım


Haydaa! Ulan ne kadar pişman oldum 2 dk. daha aranmadığıma var ya.. Hmmffsss.. Ya aslında geçen sabah 444 1 500 diye bir numaradan gizli  bir hayranım aramış ama bakamamıştım. Keşke açsaymışım olm ya! O kadar da mesaj attım, çağrı bıraktım dönsün diye.. Hiç oralı bile olmadı.. Hişştt sen! Sevgili okur, bari sen ara lan Allah'sız!

2 yorum:

CAN NAKLİYAT dedi ki...

iyi :)

Adsız dedi ki...

olum hislerime tercüman olmuşsun resmen !